Yaşamımızı devam ettirebilmek için suya ihtiyacımız var. Apsiyon Yeşil’in bu yazısında odağımıza, hayatımızın devamlılığı için ihtiyaç duyduğumuz ve belki de en değerli varlığımız olan suyu alacağız. Bugün farklı kanallarda adını, kuraklık ya da su sorunu gibi ifadelerle duysak da temelinde ortak bir problemden bahsediyoruz. Sürdürülebilirlik mücadelemizin en önemli adımlarından birini oluşturan bu sorun; sadece ülkemizi değil, tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Bildiğiniz gibi kısıtlı su kaynaklarına sahibiz. Dünyadaki milyarlarca insanın temiz suya erişimi yok. Buna karşılık dünya nüfusu her geçen gün artıyor. Araştırmalar, 2050 yılına geldiğimizde her iki kişiden birinin suya erişemeyeceğini gösteriyor. Bugün tüm dünyadaki tatlı su miktarı, dünya üzerindeki toplam su miktarının yüzde 1’ini dahi oluşturmuyor. Kaynaklarımızı da mevcut suyumuzun kalitesini de koruyamıyoruz. Her yıl özellikle yaz aylarında gündeme gelen bu konu, ne yazık ki dünya genelinde gereken önemi göremiyor.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları: Temiz Su ve SanitasyonSıcaklıklar, yağış azlığı ya da bilinçsiz tüketim bizi her geçen gün daha da olumsuz bir tabloya doğru sürüklüyor. Peki, bizi su sorununa yaklaştıran nedenler sadece bunlar mı? Elbette değil! Bu nedenlere bilinçsiz ve plansız yapılaşma, yeşil alanların tahrip edilmesi, tüketim alışkanlıklarımız ya da dünyamızın geleceği konusundaki farkındalığımızın zayıf olması gibi nedenleri de eklemek mümkün. Peki bu konuda neler yapabiliriz? Su tasarrufu için dikkat etmemiz gerekenleri sizin için listeledik.
Dünyayı, Yeşil Beslenerek Koruyabileceğini Biliyor Musun?
- Hayvansal tüketimlerimizi azaltmalıyız. Hayvansal besinler yerine sebze ve meyve tercih etmeliyiz.
- Kahve tüketimimizi azaltmalıyız. Günde 3 fincan kahve tüketiyorsak bunun yerine 2 fincan kahve tüketmeyi denemeliyiz.
- İşlenmiş gıdaları tercih etmemeliyiz.
- Ambalajlı ürünler kullanmamalıyız.
- Tüketimlerimizi, kendi üretimlerimizle karşılamaya dikkat etmeliyiz. Mutfağımızda, balkonumuzda ya da bahçemizde kendi yiyeceklerimizi üretmeliyiz.
- Sıfır atık prensibi ile hareket etmeliyiz.
- Ürün, malzeme ve materyalleri yeni formlarda yeniden kullanmayı ve geri dönüştürmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.
- Su tüketimlerimizi kontrol altına almalıyız.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün verileri, Türkiye’nin “olağanüstü kuraklık” tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Buna göre 2023 yılının ocak ve şubat aylarındaki yağışları, 2022 yılına oranla yüzde 31 azaldı. Yine aynı veriler; ülkemizde doğum ve göç nedeniyle artan nüfusun, kişi başına düşen yıllık su miktarını 2030 yılında 1.200 metreküpe, 2040 yılında 1.116 metreküpe, 2050 yılında ise 1.069 metreküpe kadar düşeceğini işaret ediyor. Bu durumu yalnızca su sorunu ya da kuraklık olarak düşünmemek gerekiyor. Bu aynı zamanda yangın, sel gibi felaketlere de neden oluyor. Su sorunu ve bu sorunun yol açacağı kuraklık, kıtlık ve salgın hastalık gibi felaketlerle karşılaşmamak için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Günlük hayatımızda atacağımız küçük adımlarla büyük ve fark yaratan önlemler alabiliriz.