Apsiyon Blog sayfamızı takip edenler hatırlayacaktır. Yakın zamanda Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu (VDDK) tarafından alınan önemli bir emsal kararı sizlerle paylaşmıştık. (Söz konusu yazıyı okumak için buraya tıklayabilirsiniz) O yazımızda hatırlanacağı üzere Danıştay VDDK kararı uyarınca apartman ve site yönetimlerinin gelir vergisi kesintisi yapmak zorunda olmadığı yönünde karar alınmıştı. O yazımızda bundan sonra bu yönde kararların artabileceğini ifade etmiştik. Nitekim aynı doğrultuda alınan yeni bir Danıştay Kararını sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Danıştay’dan Ses Getirecek Bir Karar: Konut Yönetimlerinin Stopaj Yapma Yükümlülüğü Yoktur
Danıştay 3. Dairesi’ne yansıyan olay bu sefer, bir yönetim firması üzerinden gelişme göstermiş. Yönetim firmasının hatalı işlem yapıldığı yönünde ihbar edilmesi sonucu vergi idaresi yönetimin danışmanlık gösterdiği tüm siteler üzerinden inceleme başlatıyor ve olay bundan sonra cezai işlemlere kadar gidiyor. Vergi inceleme elemanları yaptıkları incelemelerde site yönetimleri adına geriye dönük olarak beş yılı kapsayacak şekilde gelir vergisi kesintisi yapılmadığı ve muhtasar beyanname verilmediği gerekçesiyle vergi aslını ve üzerinden gecikme faizini, ayrıca vergi cezasını hesaplıyor. Bunun üzerine olay yargıya yansıyor. Vergi mahkemesi, apartman ve site yönetimlerinin gelir vergisi kesintisi yapmakla yükümlü olmadığını, ayrıca yüzlerce apartman yönetiminin hangi personelinin vergiye tabi olup olmadığının yeterince araştırılmadığını gerekçe göstererek yapılan işlemlerin hatalı olduğu sonucuna vararak vergi idaresinin işlemini iptal ediyor. İstinaf aşamasında da vergi mahkemesi kararı onanıyor. Bu aşamadan sonra olay Danıştay 3. Dairesi’ne geliyor (E.2018/2850, K.2022/15). Danıştay 3. Dairesi’nin tespitleri özellikle vergisel anlamda nasıl değerlendirilmesi gerektiği açısından son derece önemli yorumlara sahip. Danıştay’ın ilgili dairesi tarafından 24 Ocak 2022 tarihli kararda şu ifadelere yer veriliyor:
“Vergi hukukumuzda ücretlerin kesinti yoluyla ve beyanname usulü olmak üzere iki usulle vergilendirilebileceği kabul edilmiş, 193 sayılı Kanun'un 94.maddesinde de tevkifat yapma zorunluluğu olan kişi ve kurumlar sayılmıştır. 94. maddede sayılan kişi ve kurumlar, kazanç elde etme amacı taşıyıp taşımamasına ya da kişi veya mal topluluğu niteliğini haiz olup olmadığına bakılmaksızın sayma yöntemiyle belirlenmiş, "sair kurumlar" ifadesiyle de maddede açıkça sayılmayan topluluklara da tevkifat yapma yükümlülüğü yüklenmiştir. Ancak, konut site yönetimleri, prensip olarak kazanç elde etme amacı taşıyıp taşımadığı; kişi veya mal topluluğu niteliğinde olup olmadığı gibi kriterler gözetilerek vergisel yükümlülük bağlamında belli bir statü içerisinde değerlendirilmesine olanak bulunmayan kendine özgü, nevi şahsına münhasır bir niteliktedir.
Sonuç olarak bu özellikleri dikkate alındığında kurum olarak da nitelendirilmeyecek olan konut site yönetimlerinin "sair kurumlar" kapsamında değerlendirilerek tevkifat yapma yükümlülüğünün bulunduğundan söz edilmesine olanak bulunmamaktadır. Olayda, davacının ticari faaliyet kapsamında, kar amaçlı, devamlılık unsuru taşıyacak biçimde ve ticari bir organizasyon çerçevesinde faaliyetinin bulunduğu hususunda bir saptama bulunmamaktadır. Esas itibariyle site sakinleri tarafından ve sitede ikamet edenler arasında seçilen ve oluşturulan bir yönetim kurulu tarafından, kazanç sağlama amacı dışında sitede ikamet edenlerin güvenliğinin sağlanması ve olağan site faaliyetleri ile ilgili olarak, hizmet verecek olanlarla doğrudan yaptığı sözleşmelerle iş gücü temin edildiği görülmektedir. Dolayısıyla, söz konusu faaliyetin ticari bir nitelikte olup kazanç sağlama amacı taşıdığından ve davacının ticari bir faaliyetinin olduğundan da söz edilemeyecektir. Bu durumda tevkifat yapma yükümlülüğü bulunmayan davacının, muhtasar beyanname vermediğinden bahisle adına salınan bir kat vergi ziyaı cezalı gelir (stopaj) vergisi ve feri'isi hukuka uygun düşmediğinden, yazılı gerekçeyle dava konusu tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.” Görüldüğü üzere apartman ve site yönetimlerinin gelir vergisi kesintisi yapılmayacağı gerekçeleriyle ifade edilmiştir. Kanuni bir düzenleme yapılmadığı sürece bu yönde kararlarla daha fazla karşılaşılacağı açıktır.