Ekolojik ayak izi; üretimlerimizi ve tüketimlerimiz için dünya üzerinde toprakta, suda ve doğada bıraktığımız izlerdir. 90’lı yıllardan bu yana kullanılan bu kavram, doğal kaynakları ne kadar kullandığımızı ve bu kullanımlarımız sonucunda doğada bıraktığımız izleri ölçmek için kullanılan bir yöntem olarak kabul ediliyor. Ekolojik ayak izini, karbon ayak izinden ayıran fark ise bu noktada karşımıza çıkıyor. Ekolojik ayak izini yukarıda tanımlamıştık. Karbon ayak izini ise; üretimlerimiz ve tüketimlerimiz sonucunda ortaya çıkan sera gazının dünyada yarattığı tahribat olarak tanımlayabiliriz. Başka bir deyişle atmosferdeki karbondioksit oranı, bizim karbon ayak izimizi oluşturur. Yaşam alanlarımızı ısıtmak için kullandığımız fosil yakıtlar, aracımızla yaptığımız seyahatler vb. gibi birçok davranışlarımız ya da alışkanlıklarımız karbondioksit gazının salınımını, bununla doğru orantılı olarak da dünyamıza bıraktığımız karbon ayak izini artırır. Bununla birlikte tüm üretimlerimiz ve tüketimlerimiz esnasındaki efor; nakliye, maliyet, enerji gibi birçok harcamaya neden olur. İşte bu nedenlerle karbon ayak izi, küresel ısınmanın başlıca sorumlularından biri olarak kabul edilir. Buradan hareketle ekolojik ayak izinin, karbon ayak izini kapsayan bir terim olduğunu söyleyebiliriz. Ekolojik ayak izini hesaplamak için aşağıdaki formül kullanılır.
Ekolojik Ayak İzi (ha*) = Tüketim x Üretim Alanı x Nüfus
*Ha: Hektar = 10.000 m²
Yeşil Bir Dünya İçin Öneriler
Tarım Alanı: Gıda, hayvan yemi, yağ bitkileri ve kauçuk üretimi için kullanılan alandır.
Otlatma Alanı: Et, süt, deri ve yün ürünleri için hayvancılık yapılan alandır.
Orman Alanı: Tüketilen odun, odun ürünleri ve için kullanılan alandır.
Yapılaşmış Alan: Konut, ulaşım gibi tüm altyapı ve üstyapı çalışmalarını kapsayan alandır.
Balıkçılık Sahaları: Denizlerde ve deniz ürünlerinde bıraktığımız izlerdir.
Yaşam Alanlarımızda Dünyayı Nasıl Koruruz?
• Enerji verimliliği sağlamalıyız.
• Suları ve su kaynaklarını korumalıyız.
• Doğal kaynakları verimli ve dengeli şekilde kullanmalıyız.
• Nüfus artışının ve kentleşmenin kontrollü olmasına katkıda bulunmalıyız.
• Planlı ve sistemli geri dönüşümü hayata geçirmeliyiz.
• Tüketimlerimizi azaltmalıyız.
• Geri dönüştürülebilir malzeme ve materyaller tercih etmeliyiz.
• Devlet otoritelerinin desteği ve yönlendirmesiyle toplumsal ve bireysel farkındalığımızı geliştirmeliyiz.